Bütün gönderilerimizde sizlerle Ankara’dan nasıl keyif alınabileceğini göstermeye çalıştık. Ankara'da edinebileceğiniz hobileri ve bizim Ankara'dan keyif yapmak için neler yaptığımızı gösterdik. Bu postumuzda ise yeni bir seriye başlıyoruz ! ANKARA'DAN KEYİF ALANLAR SERİSİ.. İlk konuğumuz okulumuz mezunlarından İpek Gamze Boz. Kendisiyle yaptığımız röportajda Ankara'dan neden keyif aldığını ve keyif aldığı hobisini konuştuk. Öyle bir ev düşünün ki, evin her köşesinde farklı tarihler farklı anılar, yaşanmışlıklar var. Favori köşelerimizden biri yukarıda gördüğünüz, bizim deyimimizle ¨ses köşesi¨. Fotoğrafta da görebildiğiniz gibi köşede 1960’lı yıllardan kalma bir antika Grundig bir ses sistemi var. Onun üzerinde İpek’in röportaj yaparken bizlere özenerek anlattığı 1955 yapımı Siemens Schatulle M47 modelli bir radyo var. Evin salonuna girdiğimizde anda dikkatimizi çeken bu radyo daha önce gördüğümüz radyolardan çok farklı. Normal antika radyolarda gördüğümüz radyo tuşları ve göstergesi yerine, Siemens bu tasarımda göze hoş görünen kapaklar ile radyo düğmelerini saklamış. İpek’e radyonun çalışıp çalışmadığını sorduğumuzda; evdeki bütün antika ürünlerin çalışır durumda olduğunu fakat bu radyoyu aktif olarak kullanmadıklarını, dekor amaçlı kullandıklarını söyledi. Aynı zamanda İpek ve ailesinin geniş bir plak koleksiyonu var. Genellikle özel ve nadir plaklar toplamayı deniyorlar. Röportajı yaparken bizler de bazı sanatçıları dinledik. Örneğin; Rolling Stones’un ‘Black and Blue’ adlı albümü, Beatles’ın ‘Abbey Road’ adlı albümü gibi dünyaca ünlü grupların yanı sıra Türk sanat müziğinin ‘İpek Sesli’ olarak anılan Zeki Müren’in ‘Eskimeyen Dost’ albümünü dinleme şansı bulduk. Yukarıda gördüğünüz bu plak ailenin en sık kullandığı 1975 yapımı Dual marka HS-151 model plak çalar İpek'in annesinin en sevdiği parça. Ailenin enn sık bu plak çaları kullanmalarındaki en büyük etken bu çaların tam otomatik olmasıymış. Aynı zamanda kontrol panelinin de diğer plak çalarlara nazaran daha basit oluşu, gündelik kullanımı kolaylaştırdığını söylüyor İpek. Bizde ailesinin koleksiyonundaki özel parçaları bizlerle bu plak çalar aracılığıyla duyma fırsatı bulduk. Bu fotoğrafta gördüğünüz ise çok kıymetli bir gramofon. Bu gramofonun iki çok önemli özelliği var. İlki, taş plaklar için üretilmiş olması. İkinci önemli özelliği ise İpek için olan anlamı. Bu gramofon İpek ve babasının birlikte ilk gittikleri pazarda beğendikleri fakat başkasının almak için kapora bıraktığını öğrendikleri için hayal kırıklığına uğradıkları bir parçaymış. Buna rağmen bir umut numaralarını bırakmışlar antikacıya. Aradan yaklaşık bir ay geçtikten sonra, aile parçadan umudu kestikten sonra, antikacıdan gramofonu alabileceklerine dair bir telefon gelmiş. Bu sebepten ötürü İpek bu parçayı diğer parçalardan ayrı bir yerde tutuyormuş. İpek’in videoda bahsettiği kaset çalar aslında makaralı bir teypmiş. Makinenin çalışma prensibi biraz farklı. Bildiğimiz anlamda bir kaset düşünün, kasetin içinde bir bant var ve ses o bandın makaralar arasında sarılmasıyla ortaya çıkıyor. Bu makine de ise değiştirdiğimiz şeyler direkt olarak o bantlar. Bu makineyi kullanmamalarındaki en büyük etken, bantlarının çok hassas oluşu ve bulunmalarının çok zor oluşuymuş. Aynı zamanda makineyi çalışırken izlemek bütün bu zorlukları göz ardı etmelerini de sağlıyormuş. Yakın zamanda gezdikleri antikacılarda bu makineye uygun her hangi bir bant bulamamışlar, bu sebeple de dinleyebilecekleri albümler çok kısıtlıymış. İpekle yaptığımız bu sohbetten ve bizlerle evinde paylaştığı bu nadide eserlerden bizler çok keyif aldık. Umarız sizlerle de aldığımız keyfi paylaşabilmişizdir. Eğer ki sizlerde Ayrancı Antika Pazarı bir merak uyandırdıysa aşağıdaki konumda her ayın ilk pazarı ziyaret edebilirsiniz…
0 Comments
Leave a Reply. |
Arşivler |